Kin ve öfke, insanlara sıkıntı ve huzursuzluk vermesinin yanı sıra kişinin olayları sağlıklı ve gerçekçi değerlendirmesine, doğru ve adil karar vermesine engel olur. En önemlisi ise herkesten çok insanın kendisine zarar vererek gergin bir ruh haline sahip olmasına neden olur. Kolayca öfkelenen ya da çok küçük bir olay için insanlara aniden kızıp, olumsuz tavır gösteren kişilerle karşılaşmışsınızdır. Pek çok kişi için çok sıradan sayılabilecek bir olay, bazı insanlar için kendinden geçercesine duydukları bir öfkeye sebep olabilmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, iyilikle, huzuru bozmadan halledilebilecek bir sorunun gerilim ve öfke ile çözülmeye çalışıldığı bir toplumda gerçek mutluluğun ve huzurun yaşanması pek mümkün değildir. Ayrıca bir anlık öfke ile yapılan hareketin fayda yerine zarar verdiği ve ardından da pişmanlık getirdiği ortadadır. Bazı insanların hayatlarının geneline etki eden sıkıntılı ve gergin ruh halinden ve ardından gelen gizli azaplardan kurtulabilmenin tek çözümü ise, Rabbimiz'in sonsuz evvelde yaratıp, bizler için en güzelini dilediği kadere samimi bir kalple iman etmektir. Kin ve Öfkenin Psikolojisi
Kaderi gerektiği gibi kavrayamayan insanlar, içinde bulundukları ruh halinin göstergesi olarak, hoşgörü ile karşılanabilecek küçük olaylar karşısında bile çoğu zaman aşırı tepki verirler. Sıradan bir olay ya da bir kimsenin basit bir hatası bu kişilerin öfkelenmesi için yeterli olur. Hatta bazen de sırf öfke gözüyle baktıkları için, insanların normal davranışlarını dahi kızılacak tavırlar olarak algılayabilirler. Öfkelerinin etkisiyle doğru düşünemez, olayları adil ve objektif bir şekilde değerlendiremezler. Daha da önemlisi, öfke hislerini tatmin etme arzuları o an için pek çok şeyden daha öncelikli hale gelir. Bazı kimseler ise Allah'ın rızasının, öfkelerini yenip hoşgörülü ve bağışlayıcı bir tavır göstermekte olduğunu bildikleri halde, nefislerinin etkisiyle öfkelenmekten kendilerini alamazlar. Yüce Allah tüm bu davranışlar için insanları "Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir." (Araf Suresi, 199) ayeti ile uyarmaktadır. Bunun yanı sıra kin ve öfkelerini dışa vurmayıp içlerinde saklamış olmaları da bu kimseleri yanıltmamalıdır. Çünkü Allah'ın insanlardan istediği, bu ahlakı gizli de olsa açık da olsa hiçbir şekilde yaşamamalarıdır. Bu insanlar, Allah'ın insanların kalplerinde gizlediklerini de bilmekte olduğunu unuturlar. Oysa Allah bir Kuran ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah'ın kinlerini hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar?” (Muhammed Suresi, 29) Kin ve Öfke Kişinin Kendisine Zarar Verir Kin ve öfke herkesten çok kişinin kendisine zarar veren duygulardır. Çoğu zaman karşı tarafın, kişinin içine düştüğü bu sıkıntıdan haberi bile olmaz. Ama aynı esnada bu insanlar başka hiçbir şey düşünemeyecek kadar bu konuya kapılıp gitmiş olurlar. Öfkeyi kalplerinden atmadıkları sürece dikkatlerini herhangi başka bir konu üzerinde toplayabilmeleri, işlerini yapabilmeleri ya da insanlarla doğal bir diyaloğa geçebilmeleri mümkün olmaz. Ayrıca öfkenin insanlar üzerinde fiziksel anlamda oluşturduğu tahribat küçümsenemeyecek boyutlardadır; iç huzursuzlukları, baş ağrısı, mide ağrısı, uykusuzluk gibi hastalıkların temelinde genellikle bu tür davranış bozuklukları olur. Gösterilen bu davranış bozukluğu kişilerin o anda Allah'ı, kaderi, dünyada imtihan olduklarını ve ahirette hesap vereceklerini unutmuş olmalarından kaynaklanmaktadır (Allah’ı tenzih ederiz). Yoksa saatlerce, günlerce ya da haftalarca bir olayı ya da bir insanın bir tavrını düşünerek, buna karşı kalplerinde öfke barındırabilmeleri mümkün olmaz. Allah'tan gerçek anlamda korkan bir kimse, nefsinin kendisini böyle bir konuda kışkırttığını fark ettiğinde, Allah'ın Kuran’da bildirdiği şekilde davranır: “(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.” (Araf Suresi, 201) Mümin Kin ve Öfkeden Sakınır İman eden bir kimse, nefsinin kendisini kin ve öfkeye yönelten telkinlerine kulak vermez. Çünkü Allah, rızasını kazanacak ve cennetine kavuşacak kullarının ahlak özelliklerini, "Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever." (Al-i İmran Suresi, 134) ayetiyle haber vermiştir. Bu nedenle mümin öfke ve kinden Allah'a sığınır. Kuran’da müminlerin bu güzel ahlaka sahip olmak için şöyle dua ettikleri bildirilir: Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." (Haşr Suresi, 10) İman edenlere karşı kin ya da öfke duymak, gerçekten inanan bir kimsenin korkup sakınması gereken bir durumdur. Çünkü Kuran'da Allah, "Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O'nun elçisi, rüku' ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir." (Maide Suresi, 55) ayetiyle müminlerin birbirlerinin velileri olduğunu bildirmiştir. Allah'ı seven, O'nun rızasını arayan, Kuran ahlakını yaşayan ve hayatını din ahlakına hizmet etmeye adamış insanlara karşı, kişinin kalbinde kin ya da öfke gibi duygular tutması, imanı kalbine tam olarak yerleştirmemiş olduğunu gösterir. Allah'a ve inananlara karşı kalbinde böyle bir samimiyetsizlik yaşaması, bu kişinin imanın huzurunu ve mutluluğunu gereği gibi yaşayamamasına neden olur. Bu nedenle, Allah'ı seven, Rabbimiz'in rızasını arayan bir mümin, mümin kardeşinin hatasını hemen unutarak kardeşine güzellikle ve iyilikle karşılık verir. Kin ve Öfke, İnsanın Yaratılışına Aykırıdır Kin ve öfke, insanın samimi bir dostluğu, sevgi ve karşılıklı anlayışı yaşamasını engeller. Böyle insanlar hep yalnız, dostsuz olurlar. Yalnız ve dostu olmayan bir insanın ise, mutlu olması, nimetlerden zevk alması imkansızdır. İnsan, dostluklardan, sevgiden, muhabbetten, sevincini birileriyle paylaşmaktan, güveneceği insanlarla birlikte olmaktan zevk alacak şekilde yaratılmıştır. Yalnızlık, dostsuzluk insanın fıtratına aykırı olduğu için, insanı bunaltır, sıkıntıya düşürür. Her ne kadar bazı insanlar yalnızlıktan zevk aldıklarını, kimseyi sevmediklerini, sadece kendilerini sevdiklerini ve bu şekilde rahat ettiklerini söyleseler de, bunda samimi değildirler. Onlar sadece insanlara olan kinlerinden dolayı veya gerçekten dost edinebilecekleri birilerini bulamadıkları için mutlu değildirler. Sadece insanlara mutlu görünmek için bunları söylerler. Dost edinemeyen insanların, çaresizlikten kedilerini, köpeklerini, kuşlarını dost edinmelerinin, onlara son derece düşkün hale gelmelerinin, hatta bir insanla konuşur gibi onlarla konuşmaya başlamalarının altında yatan nedenlerden biri budur. Kin ve öfke, insanın fıtratına aykırıdır ve insanı yalnızlığa, mutsuzluğa ve çaresizliğe sürükler. Cennette Kin ve Öfkenin Yeri Yoktur Unutulmamalıdır ki Kuran'da, "Oraya esenlikle ve güvenlikle girin. Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 46-47) ayetleriyle bildirildiği gibi, cennette kin ve öfkenin yeri yoktur. Dolayısıyla cenneti hedefleyen bir müminin de dünyada bu kötü ahlaktan sakınması gerekmektedir. Allah müminlere dünya hayatında da ahirette de mutluluğun, neşenin sevincin en güzelini yaşatacak, onları sonsuz rahmetine kavuşturacaktır. Kalplerinde hüzünden, sıkıntıdan, azaptan yana her ne varsa bunları çekip alacak, yerine gerçek imanın getirdiği huzur ve güven duygularını yerleştirecektir. Biliyor muydunuz? Bilim adamlarına göre insanın bir olayı ya da bir kişiyi affetmemesi, öfke ve düşmanlık duyması, kişinin üzerinde psikolojik bir baskı oluşturur. Bu baskı ise zamanla kalp basıncının artmasına, kalp hastalıklarına sebep olan hormonal değişikliklere, nörolojik bozukluklara ve hafıza kayıplarına neden olur. Yapılan bir diğer araştırma, affetmemek gibi negatif duygular besleyen kişilerin "kortizol hormonu" seviyesinin arttığını ortaya çıkardı. Bu hormonun artması bağışıklık sistemi bozuklukları başta olmak üzere, şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi hastalıklara sebep oluyor. Bilimin de onayladığı gibi öfkelenmek insanın ruh halini olumsuz yönde etkileyen ve buna paralel olarak sağlığını zedeleyen bir tavır bozukluğudur.