Yüze gerçek anlamını veren bakışlar, kişinin içinde yaşadığı ruh halini, kültür düzeyini, kişiliğini, karakter yapısını teşhis etmede önemli bir etkendir. Bu nedenle samimi imanla Allah’a bağlı olan müminlerin bakışlarına rahatlık ve doğallık hakim olur. İman etmeyen veya kalbine imanı tam olarak yerleştirmemiş kişilerinse bakışlarındaki donukluk, cansızlık ve basit ifade hemen fark edilir.
Basit insan denilince genel olarak görgü kurallarından habersiz, cahil, bilgisiz, nerede nasıl davranacağını, nasıl konuşacağını bilmeyen, ölçüsüz bir insan modeli akla gelir. Oysa basitlik bunların yanı sıra çok daha geniş bir anlam içerir. Basitlik yalnızca görgüden ve nezaketten uzak tavırları kapsayan bir kavram değildir. Esas olarak Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edememekten kaynaklanan bir ahlak bozukluğudur. Bu ahlak bozukluğu, insanın, Allah’ın gücünün sınırsızlığını ve yaşamın gerçek manasını anlamada zayıf bir kavrayışa sahip olması şeklinde kendini gösterir. Kişinin düşünce yapısında ve bakış açısında yerleşmiş olan bu basitlik, hayatının her anına yansır. Böyle bir kişi gerek verdiği kararlarla, gerek konuşmalarıyla ve en çok da bakışlarındaki samimiyetsizlik ile yaşadığı basit ahlakı yansıtır.
Bakışlar Kişinin Karakterini Ortaya Koyar
Allah’a iman eden, içinde ahiret korkusu duyan, ihlaslı bir müminin bakışlarında derin bir tevazu, teslimiyet ve olgunluk göze çarpar. Gözlerinde dünyevi tutkulardan uzak ve olgunluğa ulaşmış bir insanın Allah’tan razı olmuş bakışları görülür. Yüce Allah’a olan derin imanı akıllı ve şuurlu bakışlarından hemen anlaşılır. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde “Ölümü en çok hatırlayanı ve ölümden sonraki (hayatı) için en güzel şekilde hazırlananı.
İşte onlar en akıllı-şuurlu olanlardır” şeklinde buyurmuştur. (İbni Mace, Cilt 10, Syf.540) İşte bu iman derinliğine sahip olan bir mümin, gözlerinin ifadesine doğal olmayan anlamlar katmaya çalışmaz. Allah’a olan derin imanından kaynaklanan tevekküllü ve güven telkin eden bakışlara sahiptir. Bakışları; güzel ahlaklı, Allah korkusu içinde yaşayan ve din ahlakını yaşamakta kararlı olduğu belli olan bir insanın bakışlarıdır. Bu bakışlarda heybet ve keskinlik vardır.
Basitlik kültürünün etkisi altında olan kişilerin bakışlarında ise iman edenlerin gözlerindeki derin anlamın aksine bir cansızlık ve bayağılık vardır. İçinde bulundukları basit ahlakı saklamaya çalışsalar bile bakışlarıyla hemen kendilerini belli ederler. Örneğin Müslümanların heyecanlarını, mutluluklarını ve coşkularını ifade eden canlı bakışlarının aksine basit insanların gözlerinde bir matlık hakimdir. Bu kişi her ne kadar dışa dönük, hareketli veya konuşkan da olsa gözlerinde Allah’ın büyüklüğünü ve dünya hayatının gerçeğini kavrayamamış olmanın getirdiği bir boşluk ve donukluk vardır.
Kuran’da bu donuk bakışların oluşmasında, kalbin Allah ile birlikte olmaması yani gafletin önemli bir rolü olduğu bildirilir. Bu gafil bakışlara bir ayette şu şekilde işaret edilir:
“Onlar, Allah’ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Gafil olanlar onların ta kendileridir.” (Nahl Suresi, 108)
Basitliğin kirli kültürünün etkisi altında olan bu kişiler her ne kadar bakışlarına anlam katmak için çaba gösterseler de samimi bir Müslüman olarak iman etmedikçe asla derin ve anlamlı bakışlara sahip olamazlar. Çünkü yaşadıkları kültürün çoğunlukla din ahlakından uzak, ufku dar olan anlayışı; kişide dikkat çeken, hayranlık uyandıran gerçek bir güzellik oluşmasını engeller. Aksine insanı itici yapar ve gerek bakışlarıyla gerekse tavırlarıyla rahatsızlık veren biri haline sokar. Bakışlarında tam anlamıyla birebir bağlantı kurulabilecek, karşılıklı konuşulabilecek, durum değerlendirmesi yapılabilecek bir anlam oluşmaz.
Basitliğin Kirli Kültürünü Yansıtan Bakışlar
Alaycı Bakışlar
Basitlik içerisinde yaşayan kişiler kendi akılsızlıklarını örtmek için her olayda alaya alacak ve espri yapacak bir yön bulmaya çalışırlar. Ciddi bir konunun konuşulmasının mümkün olmadığı bu kişiler, gözlerine oturttukları alaya alan, aşağılayan bakışlarla kişiye büyük rahatsızlık verirler. Oysa düşüncesini açık yüreklilikle, dürüstçe söylemek yerine alaya başvurmak, karşısındakini küçümseyerek kendini yüceltmeye çalışmak gerçekte kendilerini küçültücü bir yöntemdir. Bu bakışların arkasında çoğunlukla aslında hiç kimseyle alay edecek hali olmayan, aksine birçok konuyu diğer insanlar gibi derinlemesine kavrama yeteneği bile olmayan zayıf bir kişilik yatmaktadır.
Allah’a gönülden iman etmiş bir kişi, alaycı bakışlar gibi küçük düşürücü tavırları asla kendine yakıştırmaz. Her zaman Allah’ın huzurundaki acizliğinin bilincindedir. Bu nedenle büyüklenmez ve asla böyle bir ahlak bozukluğu göstermez. Sahip olduğu Allah korkusu ve vicdan onun daima samimi ve içten olmasını sağlar. Samimi bir Müslümanın gözünde akıllı, insancıl, sıcak, samimi ve dostane bir ifade vardır. Bakışlarıyla güvenilir olduğunu, yüksek bir ahlak içinde yaşadığını karşı tarafa yansıtır. Kuran ahlakına göre yaşayan, ihlaslı bir Müslüman Allah’ın emir ve yasaklarına uyar,Kuran’a uygun hereket eder. Yüce Allah, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin durumunu Kuran’da şu şekilde haber vermiştir:
“Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline;” (Hümeze Suresi, 1)
Bakışlarla Haberleşme
İman etmeyen ve basit ahlak özellikleri gösteren kişiler, kendileriyle aynı tavırları gösteren kişilerle bir araya geldiklerinde ortama ve duruma göre birbirlerine karşı çeşitli manalara gelen bakışlar kullanır ve kaş göz işaretleri yaparlar. Bu bakışmalar ve işaretleşmeler kimi zaman ortamda bulunan bir kişiyle alay etme, kimi zaman da buna benzer Kuran ahlakına uygun olmayan bir düşünceyi aralarında gizliden gizliye aktarma amacıyla kullanılır. Allah bu kültür içindeki insanların kullandığı alay, bakışma ve işaretleşme gibi basit kültüre ait sessiz haberleşme yöntemlerinin suç ve günah işleyenlerin de kullandığı bir yöntem olduğunu Kuran’da bildirmektedir:
“Doğrusu, ‘suç ve günah işleyenler,’ kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi. Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.” (Mutaffifin Suresi, 29-30)
Hal ve Hareketlere Göre Değişen Bakışlar
Kuran ahlakına göre yaşamayan kişiler, olayların ardındaki hikmetleri ve hayırları kavrayamazlar. Bu sebeple gün içerisinde sık sık sinirlenir, ağlar, üzülür, kıskançlık ve nefret gibi Kuran ahlakında yeri olmayan tavırlar sergilerler. Yaşadıkları bu duyguları ve tavırları da bakışlarına yansıtırlar. Örneğin bu kültürün içinde yaşayan kişiler yine bu kültürün çirkinliklerinden biri olan dedikodu yaparlarken gözlerini kısarak konuşurlar. Benzer şekilde, hayret ya da şaşkınlıklarını ifade etmek için gözlerini olabildiğince açar, itici bir görünüm sergilerler. Kendisi gibi düşük ahlaklı kişilerle gizlice yaptıkları konuşmalar sırasında ise etrafı kontrol eden, sürekli sağa sola hareket eden bakış şeklini kullanırlar.
Akıllı bir insan, kendisini dışarıdan görmeyi bilen, eleştiren ve güzel olmayan tavırlarını teşhis edip, düzelten kişidir. Basit insan ise böyle bir değerlendirmeyi yapabilecek derinliğe sahip değildir. Kendisine gösterdiği basit ahlak özellikleri ve bakışları konusunda uyarı geldiğinde hemen kendini savunur ve bunların normal tepkiler ve davranışlar olduğunu iddia eder. Böyle bir kişi, basitlik ve doğal davranışlar arasındaki farkı ayırt edemez. Bir insanın elbetteki çok şaşırdığı bir anda gözleri büyüyebilir, meraklandığı sırada gözünde buna dair bir ifade oluşabilir. Fakat burada kastedilen basit insanların bakışlarındaki tepkilerin doğallıktan çok uzak olması ve bunu özel bir yöntem olarak kullanmalarıdır. Şaşırmadıkları halde şaşırmış gibi yapmaları, gereksiz merak sonucu kaçamak bakışlar kullanmaları, gizlice dedikodu yaparken etrafı bakışlarıyla kollamaları, tecessüs etmeleri, diğer bir deyişle bir kişiye onun kusurlarını araştıran, inceleyen bakışlarla bakmaları... Bunların hiçbiri insani ve makul bakışlar değildir. Aksine yaşadıkları derin gafletin ve basitliğin sonuçlarıdır. Allah’a derin imanla bağlanmış ve O’nun her an kendisini gördüğünü her hareketinden her sözünden haberdar olduğunu ve denenmekte olduğunu bilen bir Müslümanın gözünde bu tip ifade ve bakışlar oluşmaz. Bu kişiler etrafa bu bakışlarla bakarken Allah’ın kendilerini gördüğünü, Allah’ın gözlerini “idrak ettiğini” unutmaktadırlar. Bir ayette şu şekilde bildirilir:
“Gözler O’nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır.” (Enam Suresi, 103) Allah bir başka ayette ise insanın açığa vurmadığı düşüncelerinin Allah’tan gizli kalamayacağı gibi, hiçbir bakışının da gizli kalamayacağına dikkat çekmektedir: “(Allah,) Gözlerin hainliklerini ve göğüslerin sakladıklarını bilir.” (Mü-min Suresi, 19)
Allah Herşeyi Görendir
Allah’a samimi olarak iman eden, ahirette hesaba çekileceğinin şuurunda olan ve Allah’ın rızasını gözetmek için titizlik gösteren bir insan basit ahlak özelliklerinin tamamından sakınır. Kalbini ve vicdanını daima temiz tutar. Allah’ın bildirdiği Kuran ahlakına göre yaşamak için ciddi bir çaba gösterir. Rabbimiz’in beğenmeyeceği her türlü davranıştan sakınır. Basitliğin kirli kültüründen yüz çevirmeye karar veren ve Allah’a karşı samimi olmaya niyet eden bir kişi, içinde yaşadığı bu kültür ve onun kirli tavırlarından kendini uzaklaştırıp Allah’a bu tavırlarından dolayı tevbe etmeli, ardından da daha önceki tutumundan vazgeçtiğini, İslam ahlakını yaşama konusunda ciddi bir kararlılık göstererek ortaya koymalıdır.
Dünya hayatı bir imtihan yeridir ve ahiret hayatı ile karşılaştırıldığında çok kısadır. Bu nedenle kişi Allah’ın onu denediğini, her hareketinden, söylediği her sözden haberdar olduğunu aklından çıkarmamalı ve bu şuur açıklığıyla hareket etmelidir. İnsanın geçmişte yaşadıkları, benimsediği ve uyguladığı kirli kültür önemli değildir. Önemli olan; kişinin Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik aldığı son kararı ve son halidir. Allah Kuran’da çirkin tavırlardan vazgeçerek tevbe etmenin samimi Müslümanlara ait bir özellik olduğunu şöyle haber vermektedir:
“Ve ‘çirkin bir hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.” (Al-i İmran Suresi, 135)
Basitlik, Kuran ahlakına tamamen zıt olan, insanların Müslüman ahlakıyla yaşamasını engelleyen kirli bir kültürdür. Kişi, içindeki basitliği gizlemek için ne kadar çaba harcasa da bakışları hemen onu ele verir.
Doğallık mı?
Çevresine Allah’ın tecellilerini görmek, yaratılan varlık ve olaylardaki hikmetleri ve güzellikleri kavramak gözüyle bakan ve Allah’ın adını yüceltme düşüncesindeki mümin bir kişinin bakışında yüksek bir şuur, dikkat açıklığı ve keskinlik göze çarpar. Samimi insanın tüm tavırları doğal ve içinden geldiği şekildedir ve bu doğallık da insanlar üzerinde çok derin ve olumlu bir etki oluşturur. Samimi insanın bakışları, konuşmaları, üslubu, mimikleri çok doğal ve etkileyicidir.
Müslümanlar Allah’ın tecellilerine karşı büyük heyecan ve ilgi duyarlar. Basit ahlaka sahip kişilerin ise olayları (Allah’ı tenzih ederiz) Allah’tan bağımsızmış gibi değerlendirmeleri, herşeyin Allah’ın kontrolünde olduğunu unutmaları bakışlarındaki yüzeysellik ile kendini gösterir.
Yapmacıklık mı?
Basitlik, insanın, ruhunu Kuran ahlakına uygun bir şekilde derinleştirememesi, Allah’a yakın olma ve O’nun rızasını kazanma konusunda istekli olmaması sonucunda, davranış ve düşünce biçiminde meydana gelen yüzeysellik ve yapmacıklıktır. Bu yüzeysellik, insanın, Allah’ın gücünün sınırsızlığını, kendi etrafında ve dünya üzerinde meydana gelen olaylardaki hikmetleri ve yaşamın gerçek manasını anlamada zayıf bir kavrayışa sahip olması şeklinde kendini gösterir. Bu kişiler konuşmalarıyla, hal ve hareketleriyle, olaylar karşısında gösterdikleri tavırlarla, mimikleriyle ve en çok da bakışlarıyla kendilerini ele verirler.